HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, “En düşük asgari ücret 25 bin lira olmalı. Asgari ücret yoksulluk sınırına göre her ay düzenli güncellenmeli.” dedi.
Bakırhan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, eski Diyarbakır Baro Başkanı ??????? Tahir Elçi’nin ölümünün 8. yılı olduğunu belirterek, Elçi’nin yokluğunu her zaman hissettiklerini söyledi.
“Siyasi cinayetlerdeki cezasızlık geleneğinin sürdüğünü” öne süren Bakırhan, “Onu özlemeye, anmaya devam ediyoruz.” diye konuştu.
Tuncer Bakırhan, kongrelerinin ardından illere ziyaretlerinin sürdüğünü aktararak, Türkiye’nin her bölgesinde olduğu gibi Kars, Ardahan, Iğdır ve Kars’ta da en önemli sorunun ekonomi olduğunu ifade etti.
Bölgenin tek geçim kaynağı hayvancılığın can çekiştiğini, iktidarın canlı hayvan ve et ürünlerinde de Türkiye’yi dışa bağımlı hale getirdiğini iddia eden Bakırhan, Kars, Ardahan, Iğdır ve Ağrı’da üretici ve besicilerin zor durumda olduğunu dile getirdi.
Bölgede kamu yatırımlarının da düşük olduğunu ve bu illerin Türkiye’nin en yoksul illeri arasında bulunduğunu söyleyen Bakırhan, bu kentlerde altyapı sorunlarının sürdüğünü savundu.
“Erdoğan yine yanıldı”
Türkiye’de iflas eden 126 bin esnaf bulunduğunu, 20 milyon icra dosyası olduğunu anlatan Bakırhan, ay başını bulamayan memur ve işçiyi anlatmaya da gerek bulunmadığını kaydetti.
Bakırhan, bütçe kaynakları doğru kullanılsa emekliye 5 bin yerine 80 bin lira ikramiye verilebileceğini, engelli istihdamının yüzde 3’lerden 6’lara çıkarılabileceğini, depremden en çok etkilenen bölgelerdeki okul ve hastanelerin depreme dayanaklı hale getirilebileceğini iddia etti.
Türkiye ekonomisi iflas ederken faiz lobilerinin gülmeye devam ettiğini öne süren Bakırhan, “Çünkü 2024 bütçesinin en önemli kalemlerinden birisi de faiz lobilerine ödenecek paradır. 1 trilyon 254 milyar lira yeni bütçede faiz ve lobilerine ayrıldı. Evet, ‘ben ekonomistim’ diyen Erdoğan yine yanıldı. Eğer gerçekten o ekonomist ise bu ülkede kıt kanaat yaşamını sürdürenlerin tamamına Nobel ekonomi ödülü verilmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Asgari ücretin belirleneceği bir döneme girildiğini dile getiren Bakırhan, TÜRK-İŞ’e göre açlık sınırının 14 bin lira olduğunu ancak vatandaşların yarısından çoğunun bunun altında bir ücretle yaşamını sürdürdüğünü anlattı.
Bakırhan, 1 Aralık’ta asgari ücret komisyonunun toplanacağını anımsatarak, “Biz de asgari ücret konusunda arkadaşlarımızla birlikte bir çalışma yürüttük ve hedef olarak diyoruz ki en düşük asgari ücret 25 bin lira olmalı, yoksulluk sınırına göre her ay düzenli güncellenmeli.” görüşünü paylaştı.
En çok borcu olan ve usulsüzlük yapılan belediyelerin de kayyum atanan belediyeler olduğunu savunan Bakırhan, AK Parti’nin tüm belediyelerinde bir yozlaşmanın olduğunu iddia etti.
Bakırhan, HEDEP’in yerel yönetim anlayışında demokrasi bulunduğunu ifade ederek, “Kendimize güveniyoruz, başaracağız. Bu konuda 25 yıllık bir deneyimimiz de var. Belediyelerimizi kayyumlardan kurtararak halkın evi, halkların bahçesi yapacağımıza söz veriyoruz.” dedi.
“Özdağ’ın paylaştığı belge 100 yıllık ret ve inkar politikalarının vesikasıdır”
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yapılan bir protokolün belgesini paylaştığını hatırlatan Bakırhan, “Özdağ’ın paylaştığı belge, 100 yıllık ret ve inkar politikalarının vesikasıdır. Halklarımıza dayatılan ve bir kağıt parçası olan vesikayı kabul etmediğimizi, huzurlarınızda dile getirmek istiyorum. Bu protokol aynı zamanda bir utanç kaydı olarak tarihe düşecektir.” ifadesini kullandı.
“HEDEP büyüdükçe iktidarın korktuğunu” ileri süren Bakırhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hiçbir şey bulamadılar. Tam yerel seçime gideceğimiz süreçte bizi uğraştırmak için HEDEP’in ismine kafayı taktılar. Çünkü kafaları hukuksuzluktan, adaletsizlikten başka bir şeye çalışmıyor. Neymiş, ‘HEDEP’ ismi ‘HADEP’e benziyormuş. Tebrik ediyoruz, şapkadan tavşan çıkarmışlar. Türkiye’de bir partinin adı ya da kısaltması ilk defa birbirine benzemiyor. Şunu bir türlü anlamadılar: Biz ne zaman bir binadan, tabeladan, 3 harften ibaret olduk. Partimiz kapanınca, ismimiz yasaklanınca, değişince mücadeleden mi vazgeçeceğiz? Adalet, demokrasi, özgürlük aramaktan mı vazgeçeceğiz?”