Akdeniz’de hastalık saçan 3 kıyıdan 2’si Türkiye’de

Büyük kentlerdeki deniz kıyıları, mikroplastik kirliliği ile mücadele ederken deniz ekosistemini tehdit eden bu kirliliğin, özellikle Akdeniz kıyılarında son 15 yılda ciddi bir artış yaşadığı ortaya çıktı.

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Temel Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi ve Mikroplastik Araştırma Grubu kurucularından Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, Akdeniz’de en yoğun mikroplastik kirliliğinin görüldüğü 3 noktadan 2’sinin Türkiye kıyılarında olduğunun altını çizdi.

Gündoğdu, “Mersin ve İskenderun körfeziyle birlikte Kuzeydoğu Levant Denizi kıyıları ve Nil Nehri’nin döküldüğü bölgeler yoğun miktarda mikroplastik kirliliğe sahiptir. Akdeniz’de mikroplastik kirliliğe en fazla katkı sağlayan 5 kaynaktan 3’ünün, ilk 3 kaynaktan ise 2’sinin Türkiye’den olduğunu söylemek mümkündür. İlk 3 kaynak Nil Nehri, Seyhan ve Ceyhan nehirleridir.

Ancak 5 kaynağa çıktığımız zaman Menderes Nehrinin döküldüğü ve İzmir’in de etkisinin olduğu İzmir Körfezi’nin en kirli bölgeler olduğunu söylemek mümkündür” ifadelerini kullandı.

Mikroplastiklerin 5 milimetreden daha küçük plastik kirleticiler olduğunu ve büyük plastiklerin zaman içerisinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik faktörler aracılığıyla parçalanması sonucu oluştuğunu söyleyen Gündoğdu, “Denizlerdeki toplam plastiklerin yüzde 90 ile 95 arasındaki bir kısmı mikroplastik oluşturur.

Akdeniz kıyısının turistik kullanımında meydana gelen artış, kıyısal alanların insan kullanımına yoğun olarak açılması ve kıyı kentlerdeki nüfusun artmasıyla beraber yeterli atık su arıtma altyapısının kurulamaması Akdeniz’deki mikroplastik kirliliği artırdı. Özellikle Seyhan ve Ceyhan Nehri boyunca kurulu bulunan endüstriyel tesisler ile mekanik geri dönüşüm tesisleri ciddi miktarda mikroplastik kirleticiyi Akdeniz’e boşalttı” dedi.

TARIMSAL PLASTİK KULLANIMI SEBEBİYLE KİRLİLİK ARTIYOR

Mersin’deki geri dönüşüm tesisleri sebebiyle yaz aylarında denize girmenin bazen imkansız hale gelebildiğini belirten Gündoğdu, “Bizim kıyılarımız açısından baktığımızda mikroplastiklerin yanında makroplastikler de ciddi bir tehdit oluşturuyor. Çünkü kıyılarımızdaki kentlerde atık su yönetim altyapısı ve çöp yönetim alt yapısı yeteri kadar etkin olmadığından yağmur ve sulamayla plastik ve mikroplastikler Akdeniz’e akmaktadır. Benzer şekilde tarımsal plastik kullanımı da Akdeniz’deki plastik kirliliğini ciddi anlamda arttırır. Denizcilik faaliyetlerinde kullanılan malzemelerden kaynaklı mikroplastikler de denizlere karışır” dedi.

“AKDENİZ’DEKİ GERİ DÖNÜŞÜM TESİSLERİ SEBEBİYLE DENİZE GİRİLMİYOR”

Mikroplastiklerin aynı zamanda kişisel bakım ürünleri içerisinde aşındırıcı veya etkiyi artırıcı amaçlı kullanıldığının da bilgisini veren Gündoğdu, “En yoğun olarak tekstil, araba lastikleri ve benzeri ürünlerden de mikroplastik salımının çok yoğun olduğunu söylemek mümkün ama özellikle Akdeniz’deki mikroplastik oranını artıran unsur, geri dönüşüm tesisleri oldu.

Buradaki kirliliğin engellenmesi için devletler ve şirketler bazında tedbir alınmalı ve geri dönüşüm tesisleri Akdeniz kıyısı olan bölgelerde azaltılmalı. Bu tesislerin, atık sularında ve operasyonları esnasında plastik ve mikroplastikleri çevreye salan faaliyetlerinin ciddi şekilde denetlenip buna dair standartların belirlenmesi, bunlara uymayan tesislerin de kesinlikle kapatılması gerekiyor” önerisini yaptı.

EN FAZLA MİKROPLASTİĞİ NEREDE?

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bünyesinde, Akdeniz’e en fazla mikroplastik taşıyan Seyhan Nehri’nin plastik içeriğini ve mikroplastik kirliliği durumunu araştıran bir çalışma yürüttüklerini söyleyen Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, “3 yıl sürecek çalışmada tarımsal plastiklerin ve geri dönüşüm tesislerinden kaynaklanan mikroplastiklerin taşınımı ile bunların denize ulaşımı, deniz, nehir ve topraktaki canlılara etkisi araştırılacak. Bunun yanı sıra Akdeniz’in yüzey sularında dağılım gösteren plastiklerin yabancı istilacı türlerin taşınımına olan etkisi de incelenecek” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir