Bir devam kitabı olmaktan çok bir kimlik arayışının hikâyesi olan Büyülü Tohumlar, çağımızın en önemli İngiliz yazarlarından birinin kendi geçmişiyle harmanladığı siyasi, akıcı, düşündürücü ve ince esprilerle örülü derin bir öyküyü anlatıyor.
2001 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan V. S. Naipul’un, Yarım Hayatadlı romanında Afrika’da bıraktığı Hintli kahramanı Willie Chandran, kendine ait bir hayat arayışını sürdürüyor.
Bu kez soğuk savaş sonrası Berlin’inde karşımıza çıkan Willie, kimliğinin peşinde kültürlerarası akıntılarda sürüklenmeye devam ediyor. Kim olduğunu bulma arzusu onu Hindistan’ın isimsiz ormanlarındaki gerillaların arasına, hapishaneye, yeniden Londra’nın lüks semtlerine ve elli yaşının olgunluğuna götürecek.
Sayfa: 344
“Zekice kurgulanmış anlatılar”
V. S. Naipaul, 2001 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü akademi yetkilisinin şu açıklamasıyla almıştı: “Ortak amaçlı, zekice kurgulanmış anlatıları ve sağlam gözlemciliğiyle bizleri bastırılmış tarihlerin varlığını görmeye mecbur ettiği için.” Diğer yandan, 1932 doğumlu Naipaul, romanları ve özellikle gezi yazılarında üçüncü dünya ülkelerini sevimsiz, hatta yıkıcı bir biçimde betimlediği için sertçe eleştiriliyor.
Örneğin düşünür ve yazar Edward Said, onun “Bilerek ve isteyerek Batılı savcılar için Doğu aleyhinde şahitlik” ettiğini söylemişti. Karayip Denizi’nin en büyük adası Trinidad’da doğan Hint asıllı İngiliz yazar Naipaul, üçüncü dünya ülkeleri hakkındaki görüşleri yüzünden kastçılık ve ırkçılıkla da suçlanıyor.
Daha güzel bir dünya için tutkulu arzu
Destekçileriyse onun üçüncü dünyanın kalkınmasını amaçlayan daha gerçekçi görüşleri savunduğunu, tek güdüsünün kitaplarında anlattığı ülkelerin gelişmesi için duyduğu tutkulu arzu olduğunu söylüyorlar.
Bir yandan da, kendisini hiçbir kültüre ait hissetmeyen ve hissetmek istemeyen köksüz bir göçmen gezgin kimliğiyle, gittiği gördüğü her yer hakkındaki idealleştirilmiş görüşleri daha sert ve muhalif düşüncelere yer açmak için çekinmeden, acımasız ve kırıcı olmak pahasına yıkmaya çalışıyor.
Fakat Naipaul’u sevenler de sevmeyenler de yazarın İngiliz dilini büyük bir yetkinlik ve ekonomiyle kullanan büyük bir romancı, özgün bir ses olduğu konusunda hemfikir.
Usta bir yazarın keleminden dokunaklı satırlar
Naipul’un ne kadar usta bir yazar olduğunu anlamak için kitaplarından birini açıp herhangi bir satırı okumaya başlamak yeterli. Büyülü Tohumlar bir devam kitabı değil, Yarım Hayat kitabındaki Willie’nin hikayesinin diğer yarısı.
Yarım Hayat ve Büyülü Tohumlar, Trinidad’da doğan, Oxford’da eğitim gören, Afrika’da uzun yıllar yaşayan Naipaul’un da şüphesiz yakından tanıdığı uzun bir varoluşsal yolculuğu şaşırtıcı bir dürüstlük ve açıklıkla anlatıyor.
“Ben kitaplarımın toplamıyım”
Willie Chandran, belki de Naipaul’un silik bir gölgesi; onun gibi karmaşık bir göçmen kimliğiyle doğuyor ama ataları rahipler kastına ait olan Naipaul’un aksine Willie’nin annesi dokunulmazlardan biri. Naipaul gibi Willie de bursla İngiltere’ye gidiyor ama yazar gibi Oxford’da değil, kimsenin adını bilmediği küçük bir kolejde eğitim görüyor.
Willie de bir hikaye kitabı yazıyor ama kitabının edebi bir zafer olduğunu söylemek zor. Yine de Willie ile Naipaul arasındaki belki de en derin ve dokunaklı benzerlik birinin ufak, diğerinin muazzam edebi başarısı: hikâye kitapçığı olmasa Willie erkenden yok olup gidecekti; “Ben kitaplarımın toplamıyım,” diye Naipaul için de aynısını söylemek mümkün.
sayfası için iletişim: